Akşehir Masöz Bayan Genç Esra Hanım
Akşehir Masöz Bayan
Akşehir Masöz Bayan Annem de kendisine saygılarını iletmemi istedi.” “Hayır, bunu yapmamalısın, ” dedi Miranda aceleyle. “Hastalığının hatırlatılmasından hoşlanmıyor. Çok gururludur, bilirsin.” Sözleri hiç gevelemeyen birisi olan Olivia. “Ne kadar da acayip, ” dedi. “Evet, öyle fakat bu birazcık erkeklere özgü bir hastalık.” Miranda durumu kurtarmaya çalışıyordu. Hanımlara özgü şikâyetleri o kadir çok duymuştu ki, erkeklerin de kendilerine özgü rahatsızlıkları olabileceğini düşündü. Yoksa bile, Olivia’nın bunu bileceğini zannetmiyordu. Bir tek Miranda, arkadaşının doymak bilmez merakını unutmuş gibiydi.
“Sahi mi? Tam olarak nedir bu adam şikâyeti?” “Bu mevzuda mevzuşmamalıyım, ” dedi Miranda telaşla, içinden babasından özür dileyerek. “Bu babamı çok utandırır.” “ama – ” “Ve annen bana çok bozulur. Bu körpe kulaklara hiç de uygun değil.” “Körpe kulaklar mı?” diye homurdandı Olivia. “Sanki senin kulakların benimkilerden daha azca körpeymiş şeklinde.” Kulakları olmayabilirdi fakat geri kalan taraflarının mutlaka ondan daha azca körpe bulunduğunu düşündü Miranda hınzırca. “Artık bu mevzuyu kapatalım, ” dedi kararlı bir sesle.
Akşehir Masöz Bayan
Akşehir Masöz Bayan “Gerisini senin müthiş hayal gücüne bırakıyorum.” Olivia birazcık homurdandı, derin bir iç çekti ve sordu, “Eve ne zaman geliyorsun?” “Evdeyim aslına bakarsan.” “Evet, evet, tabii ki. Burası senin resmi evin, biliyorum, fakat şunu iyi bilmelisin ki Bevelstoke ailesi seni çok özlüyor. Londra’ya ne süre dönüyorsun?” Miranda alt dudağını dişlerinin arasına aldı. çok açık ki tüm Bevelstoke ailesi onu özlememişti, aksi takdirde ailenin malum bir üyesi şehir’te o denli uzun süre kalmazdı. Gene de mutluluğu için savaşım etmek bekliyorsa, yapabileceği tek şey Londra’ya geri dönmekti. Burada, Cumberland’de, oturup, günlüğüne kapanıp ağlamak yada umutsuzca pencereden dışarı bakmak onu omurgasız bir zavallı haline getirmişti.
“Eğer ben bir zavallıysam, ” diye mırıldandı kendi kendine, “minimumından omurgalı bir zavallı olacağım.” “Ne dedin sen?” “Londra’ya geri geleceğim, ” dedi Miranda büyük bir eminlıkla. “Babam artık bensiz yönetim edebilecek kadar iyileşti.” “muhteşem. Ne süre çıkalım?” “Eh, iki üç gün içinde sanırım.” Miranda kaçınılmaz olanı birkaç gün erteleyecek kadar yürekli değildi. “Benim eşyalarımı hazırlamam gerekecek, sen de bu yorucu taşra yolculuğundan sonra biraz dinlenmek istersin.” “Evet, birazcık yorgunum. Kim bilir bir hafta kalmalıyız.
Son yorumlar